Bilgi toplumunda eğitimin öncelikli görevleri arasında evrensel düşünebilen, bilgiyi sorgulayan, problem çözebilen ve işbirlikçi çalışabilen bireyler yetiştirmek gelmektedir. Bu bireyleri yetiştirecek öğretmenlerin de yine bu niteliklere ve çağın ihtiyaçlarına göre kendilerini yenilemeleri önem taşımaktadır. Görevdeki öğretmenlerimizin çağın şartlarına uygun olarak beceri ve bilgilerini güncellemenin en etkin yolu doğru planlanan hizmet içi eğitimler olmalıdır. Bu araştırmanın amacı Bilecik ilinde çalışan öğretmenlerin ihtiyaç duydukları hizmet içi eğitime ilişkin ihtiyaç analizini ortaya koymaktır. Araştırmada araştırmacılar tarafından geliştirilen anket ve açık uçlu sorulara 1632 öğretmen çevrimiçi olarak cevap vermişlerdir. Anketin ilk bölümünde demografik bilgilere yer verilmiş, ikinci bölümünde 38 maddeden oluşan, 5’li Likert tipi ankette öğretmenlerin mesleki gelişim, birlikte çalışma ve iletişim, yenilikçi eğitim öğretim, ölçme ve değerlendirme, rehberlik, sınıf yönetimi ve liderlik beceri algıları sorgulanmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik yeterlik algıları ve aynı zamanda bilgi ve iletişim teknolojilerini eğitim ortamlarında kullanmada hissettikleri zorluk düzeylerini ölçmeye ilişkin sorulara yer verilmiştir. Veri toplama aracının son bölümünde ise öğretmenlere hizmet içi eğitimlerin daha verimli olması için önerileri ve sorgulanan alanlar dışında almak istedikleri eğitimlere yer verilmiştir. Anket verilerinin nicel analiz teknikleri, açık uçlu soruların da nitel analiz teknikler yardımıyla çözümlendiği araştırmanın bulgularında öğretmenlerin kendilerini teknoloji konusundaki daha az yeterli hissettikleri, diğer alanlarda daha yetkin hissettikleri görülmüştür. Öğretmenler eğitimlerin zamanı, eğitimi veren kişilerin kalitesi, eğitim konularının kendilerine yarar sağlaması gibi konularda öneriler sunmuşlar ve özellikle kendilerine teknolojik yetkinlik sağlayacak eğitimlerin sunulmasını istediklerini belirtmişlerdir.
Mobil teknolojiler ve mobil uygulamalar günümüzde eğitim amaçlı olarak kullanılabilmektedir. Öte yandan, bu teknolojilerin eğitim ortamlarında kullanımına ilişkin pratik uygulamalar ve öneriler hala günümüz eğitimcilerinin ihtiyaçları arasında sıralanabilir. Bu çalışmada, gerçek zamanlı veritabanı kullanılarak geliştirilen, IOS, Android ve Windows mobil platformlarında çalışabilen bir mobil uygulamanın, lisans öğrencilerinin web tasarımı eğitimine nasıl destek olabileceği ve öğrencilerin mobil öğrenmeye yönelik tutumlarına etkisi örnek bir uygulama yapılarak sorgulanmıştır. Bu kapsamda Gazi Üniversitesinde Web Tasarımı dersini alan 82 lisans öğrencisi ile çalışma yapılmıştır. Araştırma kapsamında geliştirilen mobil uygulama öğrencilerin web tasarımı öğrenmelerine destek olabilmek için çok çeşitli özelliklere sahiptir. Uygulama, kısa alıştırmalar uygulayabilme ve ders dışı öğrenci – öğretim elemanı etkileşimini sağlama özelliklerine de sahiptir. Araştırma sonuçları öğrencilerin mobil öğrenme ortamlarından memnun olduklarını göstermiştir. Öğrencilerin, mobil öğrenme ortamının öğrenmeye olumlu etkisinin olduğu yönünde olumlu görüşe sahip oldukları sonucu ortaya çıkmıştır. Ayrıca mobil öğrenme ortamının bu anlamda öğrencileri motive etmek açısından etkili olduğu söylenebilir.
Özet
Dijital hikayeleme, geçmişi yüzyıllara dayanan hikâye anlatımı ile çoklu ortam araçları birleştirilerek ortaya çıkmış bir kavramdır. Derslerde dijital hikayelerin etkili kullanımının teknoloji entegrasyonunu destekleyici bir rolü olabilmektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışmada bilgi ve iletişim teknolojilerinden (BİT) yararlanılarak, Türkçe derslerinde kullanılmak üzere dijital hikayeleme yöntemine göre ders materyalleri (dijital hikayeler) hazırlanmıştır. Araştırma, geliştirilen dijital hikâyelerin kullanımının öğrencilerin okuma ve yazma becerileri üzerindeki etkisini ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu materyaller altı hafta boyunca ortaokul Türkçe derslerinde işe koşulmuştur. Karma araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada nicel veriler Prozodik Okuma Becerisi Ölçeği ve Yazılı Anlatım Becerisi ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Nitel veriler ise öğrencilerin ve öğretmenin dijital hikâyeleme yöntemiyle gerçekleştirilen öğretim uygulaması hakkındaki görüşlerinden elde edilmiştir. Deney grubuna (26 öğrenci) ve kontrol grubuna (28 öğrenci) okuma becerisi ile ilgili ön test, son test ve ara testler uygulanmış, elde edilen veriler üzerinde tekrarlı ölçümler için tek faktörlü ANOVA analizi yapılmıştır. Uygulama sonunda deney grubundaki öğrencilerin okuma ve yazma becerilerinde anlamlı ve olumlu yönde bir değişim olduğu belirlenmiştir. Elde edilen nitel veriler üzerinde yapılan analiz sonuçlarına göre ise öğrencilerin ve öğretmenin dijital hikayeleme yöntemiyle gerçekleştirilen öğretim uygulaması hakkındaki görüşlerinin oldukça olumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak ortaokul Türkçe ders kitabındaki hikâyelerin dijital hikâyelere dönüştürülerek kullanılmasını temel alan öğretim uygulamasının, öğrencilerin okuma ve yazma becerileri üzerinde olumlu sonuçlar ortaya koyduğu ve öğrencilerin ve öğretmenin bu yeni uygulamaya ilişkin görüşlerinin de olumlu yönde olduğu söylenebilir.
Dijital hikâye, geleneksel hikâye anlatımı ile çoklu ortam teknolojilerinin birleşimi olarak görülmektedir (Norman, 2011). Metin, ses, resim, video ve animasyon gibi bileşenler çeşitli yazılımlar aracılığı ile bir araya getirilerek web üzerinden, tablet bilgisayardan veya akıllı telefonlardan erişim sağlanabilmektedir. Dijital hikâye geliştirme süreci genel olarak yazma, senaryolaştırma, hikâye tahtası oluşturma, çoklu ortam araçlarının kullanımı, dijital hikâyeyi oluşturma ve paylaşma aşamalarından oluşmaktadır. Dijital hikâyelemenin yedi önemli bileşeni ise bakış açısı, dramatik bir soru, duygusal içerik, seslendirme kabiliyeti, hikâye müziğinin gücü, sade içerik / tasarruf ve ilerleme hızı olarak sıralanabilir. Bu çalışmanın amacı dijital hikâye geliştirme aşamalarını konu ile ilgili alanyazında öne çıkan araştırmalar ve süreçte kullanılabilecek yazılım ve araçlar çerçevesinde ayrıntılı olarak ele almaktır. Çalışmada uygulamaya dönük fayda sağlamak amacıyla süreçler ve bileşenler özetlenmiş ve kullanılabilecek yazılımlar karşılaştırmalı olarak tanıtılmıştır. Ayrıca bir örnek üzerinden dijital hikâye geliştirme süreci somutlaştırılarak öğretmen ve içerik geliştiricilere yol gösterilmesi amaçlanmıştır.
Özet
Bu çalışmanın amacı 2014 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS-2014) katılan öğretmen adaylarının başarı durumlarının mezun oldukları fakültelere ve öğretmenlik alanlarına göre karşılaştırılmasıdır. Bu bağlamda öğretmen yetiştiren fakülteler iki ana bölüme ayrılmış ve öğretmen adayları eğitim fakültesi ya da diğer fakültelerden mezun olmalarına göre değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Çalışmada KPSS-2014 kapsamında yapılan Öğretmenlik Alan Bilgisi testinin uygulandığı 10 branşa ait sonuçlar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında söz konusu alanlarda sınava katılan toplam 118.206 öğretmen adayının KPSS-2014 başarı puanları incelenmiş ve eğitim fakültesi mezunlarının diğer fakültelerden mezun öğretmen adaylarına göre 9 branşta daha başarılı oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada ayrıca başarı puanları ortalamaları üzerinden gruplar arasındaki farklılıklar incelenmiştir. Araştırma sonucunda ulaşılan sonuçların, ülkemizdeki öğretmen yetiştirme sistemi, öğretmen istihdam politikası ve öğretmen seçme sistemine geribildirim sağlayacağı düşünülmektedir.
Özet
Bu araştırmanın amacı, çevrimiçi öğrenme ortamlarında uyarlanmış sosyal etkileşim araçlarının öğrencilerin akademik başarıları ve sosyal bulunuşluk algılarına etkisini belirlemektir. Araştırmada 3X2 faktöriyel desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü 2010-2011 yılı Güz dönemi Proje Geliştirme ve Yönetimi I dersini seçen 87 kişi oluşturmuştur. Öğrencilere 4 farklı çevrimiçi öğrenme ortamı sunulmuş, kendi tercihleri doğrultusunda 3 ortama atanmışlardır. Ardından öğrenciler, araştırmanın deneysel sürecini, 13 hafta boyunca tercih etmiş oldukları çevrimiçi öğrenme ortamında öğretim elemanı eşliğinde ve grup arkadaşlarıyla çalışarak tamamlamışlardır. Araştırmanın bağımlı değişkenleri ise öğrencilerin akademik başarıları ile sosyal bulunuşluk algılarıdır. Öğrencilerin sonuç değerlendirmeye göre akademik başarı puanlarının çalıştıkları çevrimiçi öğrenme ortamına göre değişmediği ortaya çıkmıştır. Çalışma grubundaki tüm öğrencilerin akademik başarıları uygulama süreci sonunda anlamlı düzeylerde artmıştır. Bu nedenle, öğrencilere öğrenme sürecinin başlangıcında kullanmak istedikleri etkileşim araçlarını uyarlama fırsatının verilmesi tüm öğrencilerin öğrenmesi açısından faydalı olmuştur. Her 3 ortamdaki tüm öğrencilerin sosyal bulunuşluk algılarının yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte öğrencilerin sosyal bulunuşluk algılarının çalıştıkları çevrimiçi öğrenme ortamına göre değişmediği sonucuna varılmıştır.
Özet
Taşınabilir bilgi işlem cihazlarının ve internet altyapısı teknolojilerinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, bu teknolojilerin öğrenme amaçlı olarak kullanılması potansiyelinin araştırılması ile ilgili çalışmalara hız vermiştir. Mobil öğrenme, bu teknolojilerin öğrenme amaçlı kullanılmasındaki yöntemlerden biridir. Öğrenenlerin gerçek anlamda zamandan ve mekândan bağımsız olarak öğrenme kaynaklarına erişimini sağlayan, öğretmen ve diğer öğrenciler ile anında iletişim kurma fırsatı sunan mobil öğrenme, öğretmen adayları için de yeni öğrenme fırsatları sunmaktadır. Bu çalışmada, öğretmenlik uygulaması dersini alan öğretmen adaylarının farklı teknolojiler ile eriştikleri web günlüğü paylaşımlarının kendilerine ve akranlarına olan katkıları hakkındaki görüşlerini ortaya koymak hedeflenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 2012-2013 yıllarında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretmenlik Uygulaması dersini alan 48 öğrenciden oluşmuştur. Tarama yöntemi ile yürütülmüş olan çalışmanın verileri nitel analiz yöntemleri ile çözümlenmiştir. Analiz sonucunda bulgular 10 ana tema altında toplanmıştır. Bulgular, öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersinde mobil günlüklerinin kullanılmasının kendilerine olumlu katkı sağladığını, anında dönüt aldıkları için daha kalıcı öğrenmeler ve deneyimler yaşadıklarını göstermiştir. Öğretmen adayları ayrıca bu teknolojilerin kullanılmasında donanımsal ve pedagojik sorunlar yaşadıklarını da belirtmişlerdir. Çalışma sonuçlarının, mobil öğrenme yöntemleri için geliştirilen kavramsal çerçevenin test edilmesine ve mobil öğrenme için kullanılan teknolojilerin etkililiklerinin belirlenmesine hizmet edeceği düşünülmektedir.
Kültürel mirasın risklere karşı korunmasının uluslararası düzeyde kurumsallaşması için gereken farkındalığın II. Dünya Savaşı’nın etkilerinin görülmesiyle oluştuğunu söylemek mümkündür. Savaş, terör, çatışma vb. gibi yıkıcı eylemlerin kültürel varlıklar üzerindeki etkilerinin engellenmesine yönelik çabalara UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) tarafından geliştirilen sözleşmelerin öncülük ettiği görülmektedir. 1954 yılında kabul edilen ve 1999 yılında revize edilen Lahey Sözleşmesi ile kültürel varlıkların karşı karşıya olduğu risklere dikkat çekilmiş bu konuda devletlerin benimsemesi gereken yaklaşımlar tanımlanmıştır. Çalışmamızda Mimari miras, Sit, Kentsel Sit, Arkeolojik Sit, Kırsal Sit, Geleneksel Mimari Miras, Endüstri Mirası, Modern Mimari Mirası (20. yy Mimari Mirası), Su Altı Kültürel Mirası ile Kültürel Peyzaj Alanları vb. gibi kültürel mirasın kendine has özelliklerine göre adlandırılan ve farklı uygulamalarla korunmaya çalışılan kültürel miras içerisinde belgesel mirasın korunması için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından yürütülen Dünya Belleği Programı ile Dünya Belleği Kütüğü hakkında bilgiler verilerek programın çalışma esasları ile kütüğe kayıt edilmesi için önerilmesi planlanan belgesel mirasın taşıması gereken özelliklere yönelik bilgiler verilecektir. Bu sayede ülkemizdeki belgesel mirasın korunmasına yönelik uygulamalar hakkında farkındalık oluşturulması hedeflenmektedir.
Özet
Bu araştırmanın amacı, tasarlanan çevrimiçi öğrenme ortamlarında öğrenenlerin tercihlerine bağlı olarak uyarlamış oldukları sosyal etkileşim araçlarını tercih etmelerini etkileyen unsurlar ile çevrimiçi öğrenme ortamına ilişkin görüşlerini değerlendirmektir. Araştırmanın çalışma grubunu Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü 2010-2011 eğitim-öğretim yılı Güz dönemi “Proje Geliştirme ve Yönetimi I” dersini alan 87 öğrenen oluşturmuştur. Uygulamanın Proje Geliştirme ve Yönetimi I dersinin seçilmesinde işbirlikli çalışmaya uygun olması, uygulamalı ve proje temelli işlenebilir olması etkili olmuştur. Çalışmada veri toplama aracı olarak öğrenenlerin sosyal etkileşim araçlarını seçimlerine ilişkin seçim ve tercih nedenleri formu ile ortama ilişkin görüşlerini belirttikleri yapılandırılmış form kullanılmıştır. Ulaşılan sonuçlar özetlenirse öğrenenlerin ortam tercihlerindeki en önemli etken etkileşim araçlarının sayısı ile öğrenme ortamında daha çok etkileşim aracı bulunmasının öğrenmeleri açısından daha faydalı olacağını düşünmeleridir. İkinci olarak öğrenenlerin tercihleri ile ilgili öne çıkan etken; öğrenme ortamında beyaz tahta aracının bulunup bulunmamasıdır. Öğrenenler genellikle beyaz tahta uygulamasını kullanmak istemişlerdir. Öğrenenler daha çok; rahat, verimli ve hızlı etkileşim kurabileceklerine inandıkları araçları seçme eğilimindedirler. Bunun yanında, öğrenenlerin öğrenme ortamına ilişkin görüşlerinden yüksek düzeyde memnun oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
Özet
Kamu kurumları değişen koşullar ve internetin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan e-devlet dönüşümü dahilinde kağıt ortamındaki yazışmalarını elektronik ortamda üretmeye, kullanmaya ve saklamaya başlamışlardır. Bununla beraber, elektronik imzanın da yasal zemininin oluşmasıyla kamu kurumları elektronik belgelerini yasal olarak geçerli şekilde paylaşabilmektedir. Elektronik imzalı elektronik belgelerin kurum içerisindeki tüm süreçleri Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) ile kurumsal olarak yönetilebilmektedir. Aynı şekilde, kurum dışı süreçlerin elektronik ortamda resmi ve kurumsal olarak yapılabilmesi ise Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile sağlanabilecektir. Ancak, mevzuatın ve sistemin yeni olması nedeniyle KEP sisteminin EBYS ile beraber kullanılabilmesi için ihtiyaç duyulan idari ve teknik aşamaları da içeren bir sürecin belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, belge ve elektronik belge tanımları üzerinde durulmuş, EBYS kavramının içeriği incelenmiş, Türkiye’deki kamu kurumlarındaki elektronik belge ve EBYS çalışmaları hakkındaki yasal ve idari düzenlemeler hakkında bilgi verilmiş, KEP sisteminin tanımı ve kapsamı detaylandırılmıştır. Bununla beraber, kamu kurumlarının KEP sistemini etkin ve verimli kullanabilmeleri için gerçekleştirilmesi ve gözden geçirilmesi gereken süreçler hakkında mevcutta kamu kurumlarında yapılan çalışmalar dahilinde öneriler sunulmuştur.
Araştırmanın genel amacı, eş zamanlı ve eş zamansız çevrim içi öğrenme araçlarının kullanıldığı bireysel ve iş birlikçi problem temelli öğrenme ortamlarının öğrencilerin doyum, öğrenme ve proje geliştirme düzeylerine etkilerini ortaya koymaktır. Bu araştırmanın çalışma grubunu, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Eğitimde Bilgi Teknolojileri I dersini alan 41 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada öğrenme ortamına ilişkin genel doyum puanlarının bulunulan gruba göre değişip değişmediği ile ilgili araştırma sorusunda ilişkisiz örneklemler için t-testi kullanılmış; elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin bulundukları öğrenme grubundaki öğrenme ortamına ilişkin genel doyum puanları, öğrenme grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir [t(39)=0.633; p>.05]. Araştırmada öğrenme ortamına ilişkin öğrencilerin akademik başarı puanlarının bulunulan gruba göre değişip değişmediği ile ilgili araştırma sorusunda karışık ölçümler için iki faktörlü ANOVA kullanılmış; elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin bulundukları öğrenme grubundaki öğrenme ortamına ilişkin akademik başarı puanları öğrenme grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir [F(1,39)=.18; p>.05]. İş birlikçi öğrenme ortamında bulunan deneklerin proje geliştirme başarılarının bireysel öğrenme ortamında bulunan deneklere göre anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur [F(1,39)=19.24; p<.05]. Bu farklılık iş birlikçi problem temelli öğrenme ortamı lehinedir. İş birlikçi öğrenme ortamında bulunan deneklerin kaliteli proje geliştirme başarılarının bireysel öğrenme ortamında bulunan deneklere göre farklı olduğu görülmüştür [F(1,39)=363.70; p<.05]. Yine bu farklılık iş birlikçi problem temelli öğrenme ortamı lehinedir.
Özet
Çalışmanın amacı, web sitelerinin kullanıcı algısına dayalı kullanılabilirlik düzeylerini belirlemeye yönelik bir “Web sitesi kullanılabilirlik ölçeği” geliştirmektir. Alanyazın taraması sonucunda kullanılabilirlikle ilgili boyutlar ortaya çıkarılmış ve bu bağlamda 53 soruluk madde havuzu oluşturulmuştur. Kapsam geçerliği için ölçek, 7 alan uzmanının görüşüne sunulmuştur. Uzman görüşleri doğrultusunda düzenlenen maddelerden oluşan taslak form, Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu öğrenme yönetim sistemi web sitesini kullanan 245 öğrenciye uygulanmıştır. Kullanılabilirlik ölçeğinin yapı geçerliğini incelemek için Açımlayıcı ve Doğrulayıcı Faktör Analizi yöntemleri kullanılmış, güvenilirliklerinin belirlenmesi için de Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı hesaplanmış, düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu ve t testi kullanılarak üst %27 ile alt %27 grupların madde ortalamaları arasındaki farkların anlamlılığı incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda dört faktörlü yapıya sahip 25 maddeden oluşan kullanıcı algısına dayalı web sitesi kullanılabilirlik ölçeği elde edilmiştir. Son olarak, geliştirilen ölçek öğrenme yönetim sistemi web sitesinin kullanılabilirliğini belirlemek amacıyla 239 uzaktan eğitim öğrencisi üzerinde uygulanmış ve sonuçlar rapor edilmiştir.
Özet
Bu çalışmada Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Programı (GUEP) bünyesinde yer alan Atatürk Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama ile İşletme Bölümü öğrencilerinin İnternet Temelli Uzaktan Eğitim Doyumu ve demografik özellikleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. GUEP’nda okuyan öğrencilerin İnternet Temelli Uzaktan Eğitim Doyum Ölçeği’nden aldıkları puanlar demografik özelliklerle (yaş, cinsiyet, genel ortalama) karşılaştırılmıştır. Yapılan istatistiksel işlemler sonrasında demografik özelliklerle (yaş, cinsiyet, genel ortalama) doyum puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.